Tiroit kanserleri, tüm kanser türleri içinde yaklaşık %1 oranında görülmektedir. Özellikle kadınlarda daha fazla rastlanır. Tüm malignitelere bakıldığında ise kadınlarda %2, erkeklerde ise %0.5 sıklığındadır. Tiroit kanserine bağlı ölümler her 1 milyon kişide 6-8 civarındadır. Tiroit kanseri, diğer kanser türleri ile karşılaştırıldığında uzun yaşam oranı ve iyi diferansiyel histolojik özellikler gösteren kanserlerdir. Günümüzde tiroit ile ilgili hastalıklar, en sık karşılaşılan endokrin sorunlar arasında yer almaktadır. Fonksiyonel, enflamatuar, tümöral veya kozmetik nedenlerle tiroit bezinin tamamının ya da bir bölümünün çıkarılması anlamına gelen tiroit kanseri ameliyatı, yani tiroidektomi, cerrahların en sık uyguladıkları ameliyatlar arasındadır.

Tiroit kanseri ameliyatı, hastalığın ortadan kaldırılmasında komplikasyonların en az düzeyde olmasını sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Tiroit kanseri ameliyatı, yaşamı tehdit edici komplikasyonlar içermeyip genellikle oldukça güvenli ameliyatlar arasında yer alır. Komplikasyonlar, her ameliyat için geçerli olan kanama, enfeksiyon ve anestezik reaksiyonlardan oluşur. Bu komplikasyonlar sınırlıdır ve günümüzde tiroit kanseri ameliyatı, genel cerrahideki tekniklerin modernleşmesi, cerrahi yöntem ve tecrübelerin artması, anestezi, asepsi ve antisepsinin gelişmesine paralel olarak, tiroidektomilerdeki mortalite ve morbidite oldukça azalmıştır.

Hasta, tıbbi geçmişi, muayene, laboratuvar ve radyolojik tetkikler açısından detaylı olarak değerlendirilir. Tiroit kanseri ameliyatında dikkat edilmesi gereken 4 önemli ana basamak bulunmaktadır:

Aile öyküsü özellikle önem taşımaktadır çünkü ameliyat öncesi dönemde yapılacak tiroit fonksiyon testleri, meydana gelebilecek tiroit fırtınası veya hormon dengesizliklerinde önlem alınmasını sağlar.

Tiroit cerrahisinde rutin görüntüleme yöntemleri kullanılır, böylece şüpheli lezyonlar daha kolay ayırt edilebilir ve ameliyat öncesi mutlaka biyopsi yapılmalıdır.

Hastanın ameliyat masasındaki pozisyonu çok önemlidir. Sırt üstü pozisyonda yatan hastanın başı, 15-30 derece yükseltilir ve boyun hiperekstansiyona getirilir. Suprasternel çentik ile tiroit kartilaj arasında, tercihen hastanın boynundaki doğal çizgilere paralel ve uçları yukarı doğru hafif eğimli cilt insizyonu kullanılır.

Cilt, cilt altı ve platisma tabakası geçildikten sonra platisma ile boyun medyan tabakası arasındaki avasküler plandan subplatismal flep bistüri veya koter ile yapılır. Boynun üst tarafındaki kesiler daha görünür olmasına rağmen, bu bölgede gerilimin daha az olması sebebiyle daha az iz bırakarak iyileşme olmaktadır.

Kesi, tiroit dokusunun büyüklüğüne göre 3-7 cm arasındadır. Tiroit bölümüne girişte sternokleidomastoid kaslar bulunur ve kas fasyası kesilerek işlem yapılır. Sternokleidomastoid kaslar altında kapsüler diseksiyona özen gösterilmelidir.

Tiroit cerrahisinde en önemli nokta, inferior laringeal sinir ve paratiroid bezlerinin bulunması ve korunmasıdır.

Ameliyat sonrası dönemde, hastanın durumu yakından izlenir ve tiroit hormon düzeyleri kontrol altında tutulur. Ameliyat sonrası komplikasyonlar minimal olup, modern cerrahi teknikler ve deneyimli cerrahlar sayesinde başarılı sonuçlar elde edilmektedir.